Bay & Bayan Terapi

Bay & Bayan Terapi

Bir gün günlerden çiçeklerini daha yeni açmış ağaçların muhteşem gökyüzüyle fransız müziğinde rüzgar ile birlikte dans ettiği bir gündeyim. Paris’in arnavut kaldırım taşlarıyla donatılmış ara sokaklarında yürürken karşıdan omuzunda minik bir kol çantası, rüzgarda ince beline kadar dalgalanan saçlarını sağ eliyle okşayan, enerjisi ve ihtişamı 100 mt uzaktan farkedilen güzel mi güzel, prenses mi evet, şeker mi şeker, bir çiçek kadar zarif mi evet, tatlı mı tatlı bir bayan geliyordu. Vee o muhteşem kimdir diye bakarken tabi ki başka kim olabilir, tabi ki de bayan terapiydi.

Bayan terapinin burnuna çok tanıdık bir koku geliyordu başını kaldırdı göz göze geldiler. Bu koku bal rengi gözlerin ve anlamlı bakışların sahibi tabi ki bay terapiydi. Bayan terapi çok heyecanlanmıştı kalp atışları hızlandı bay terapiye doğru ilerledi her zaman ki gibi çok yakışıklı ve karizmatikti.

Gözlerim, güzeller güzeli Bayan Terapi’nin zarif yürüyüşüne takıldı ve adımlarım onu takip etmeye başladı. Her bir adımda, rüzgarın melodisiyle birlikte dans eden yaprakların sesi kulaklarımda yankılanıyordu. Hızla yaklaşırken, içimdeki heyecan büyüdü. Tam yanına geldiğimde, göz göze geldik.

Merhaba, dedim, sesim titrerken. O an, gülümsemesi tüm Paris’i aydınlatacak gibi parladı.

Merhaba, diye yanıtladı, sesi bir melodi gibi akıcıydı. Bu günlerde Paris’in tadını çıkarıyorsun demek.

Evet, dedim. Güzelliğiniz gibi muhteşem bir gün. Paris’te yürüyüş yaparken sizi görünce, bu anın daha da özel olduğunu fark ettim.

Gözleri parlayarak gülümsedi. Bazen en sıradan anlar, beklenmedik güzelliklerle dolu olur. Burada ne arıyorsun?

Hayatın tadını çıkarmak, belki de biraz ilham bulmak, dedim. Sizden ilham alacağım hiç aklıma gelmezdi!

O sırada, ikimizin de yanındaki kafeden gelen canlı bir melodi duyuldu. Gel, biraz müzik dinleyelim, dedi, eliyle kafeyi göstererek. Onun peşinden yürürken, kalbim heyecanla çarpıyordu.

Kafe, Paris’in ruhunu yansıtan bir yere dönüşmüştü. Müzik, kahkahalar ve sohbetler arasında kaybolmuşken, biz de sohbet etmeye başladık. Kendisi bir kimya sanatçısıydı; Paris’in tarihi sokaklarında ilham arayan bir kimyager.

Zaman geçtikçe, aramızdaki bağ derinleşti. Onun hikayeleri, hayalleri ve kimyaya duyduğu sanat aşkı beni büyüledi. Gözlerindeki ateş, beni de aydınlatıyordu.

Günün ilerleyen saatlerinde, güneş batarken, Paris’in sıcak renkleri gökyüzünü sarmaladı. Bu şehri seviyorum, dedi, çünkü her köşesi yeni bir hikaye saklar.

Ben de, belki de birlikte yeni bir hikaye yazabiliriz, diye yanıtladım. O an, gözlerinde parlayan bir umut gördüm.

Ve böylece, o gün, Paris’in arnavut kaldırımlarında başlayan bir hikaye, ikimizin hayatında unutulmaz bir anıya dönüşecekti.
😇

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ